Çocuk Velayeti: Karar Verilirken Nelere Dikkat Edilir?
- Ceyda Arayıcı Özsoy
- 2 gün önce
- 6 dakikada okunur
Boşanma sürecinde en hassas ve duygusal konulardan biri çocukların velayetidir. Türk hukuk sisteminde velayet kararları, çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda belirlenir. Hem avukat hem de arabulucu olarak, ailelerin bu süreci en az zararla atlatmaları için velayet hukukunun temel prensiplerini anlamaları kritik önem taşır.
Velayet Nedir? Ebeveyn Hak ve Sorumlulukları
Velayet, Türk Medeni Kanunu'nun 335. maddesinde düzenlenmiş olup, çocuğun kişiliğini koruma ve malvarlığını yönetme hakkı olarak tanımlanır. Velayet sadece bir hak değil, aynı zamanda ebeveynlerin yerine getirmekle yükümlü olduğu bir sorumluluktur.

Velayetin Kapsamındaki Temel Haklar
Kişilik Hakları: Velayet sahibi ebeveyn, çocuğun eğitim ve öğretimini belirleme, sağlık kararlarını alma, yerleşim yerini seçme ve temsil etme hakkına sahiptir. TMK m. 339'a göre velayet hakkı sahibi ebeveyn, çocuğun eğitim ve öğretim sırasında gerekli ölçüde düzenleme ve terbiye yetkisine sahiptir.
Mali Haklar: TMK m. 340 uyarınca velayeti kullanan ebeveyn, çocuğun malvarlığını yönetme, gelirlerini koruma ve gerektiğinde harcama yetkisine sahiptir. Ancak bu yetki sınırsız değildir; önemli işlemler için mahkemeden izin alınması gerekebilir.
Temsil Yetkisi: Velayet sahibi, çocuğun yasal temsilcisi olarak hukuki işlemlerde bulunabilir, sözleşmeler imzalayabilir ve çocuk adına dava açabilir veya savunma yapabilir.
Velayetle Birlikte Gelen Sorumluluklar
Velayeti kullanan ebeveynin, çocuğun fiziksel, duygusal, sosyal ve entelektüel gelişimini sağlama yükümlülüğü vardır. Bu kapsamda:
Çocuğun sağlıklı ve güvenli bir ortamda büyümesini sağlamak
Eğitim ihtiyaçlarını karşılamak ve gelişimini desteklemek
Maddi ihtiyaçlarını gidermek (barınma, gıda, giyim)
Duygusal ihtiyaçlarına duyarlı olmak ve sevgi göstermek
Çocuğun sosyal ilişkiler kurmasına olanak tanımak
TMK m. 337'ye göre, ebeveynler velayeti kullanırken "çocuğun menfaatini gözetme" yükümlülüğü altındadır. Bu ilke, tüm velayet kararlarının temel taşıdır.
Velayet Türleri: Müşterek Velayet ve Tek Ebeveyne Velayet
Türk hukuk sisteminde iki temel velayet türü mevcuttur ve her birinin kendine özgü özellikleri vardır.

Müşterek Velayet (Ortak Velayet)
Müşterek velayet, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 336. maddesinde düzenlenmiş ve 2002 yılından itibaren Türk hukukunda geçerlilik kazanmıştır. Bu sistemde, boşanmış ebeveynler çocuk üzerindeki velayet hakkını birlikte kullanırlar.
Müşterek Velayetin Temel Prensipleri:
4721 sayılı TMK m. 182'ye göre, mahkeme boşanma kararı verirken çocuğun velayetini ana ve babadan birine verebileceği gibi, her iki tarafa da birlikte verebilir. Müşterek velayetin uygulanması için ebeveynler arasında iletişim ve işbirliği şarttır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2015/12987 E., 2016/2029 K. sayılı kararında belirtildiği üzere: "Müşterek velayet kararı verilebilmesi için öncelikle taraflar arasında iletişimin bulunması, tarafların çocuğun bakım ve eğitiminde işbirliği yapabilecek düzeyde olmaları, aynı yerleşim yerinde veya birbirine yakın yerlerde yaşamaları ve en önemlisi müşterek velayetin çocuğun yüksek yararına uygun olması gerekmektedir."
Müşterek Velayette Karar Mekanizması:
Günlük hayata ilişkin kararlar (beslenme, günlük rutin), çocuğun yanında bulunan ebeveyn tarafından alınabilir. Önemli kararlar (okul seçimi, ameliyat, yurt dışına çıkış) her iki ebeveynin ortak mutabakatı ile alınmalıdır. Anlaşmazlık durumunda, TMK m. 346 uyarınca taraflar mahkemeye başvurabilir ve hakim gerekli önlemleri alır.
Tek Ebeveyne Velayet
Tek ebeveyne velayet, çocuğun velayetinin yalnızca ana veya babadan birine verildiği sistemdir. Türk mahkemeleri pratikte hala çoğunlukla tek velayet kararı vermektedir.
Tek Velayetin Verildiği Durumlar:
Ebeveynler arasında ciddi iletişim kopukluğu ve anlaşmazlık var ise
Ebeveynlerden biri başka şehirde/ülkede yaşıyor ise
Ebeveynlerden birinin çocuğun bakımında yeterli olmaması durumunda
Şiddet, ihmal veya istismar geçmişi var ise
Ebeveynlerden biri velayeti istemiyorsa
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2018/4756 E., 2019/3241 K. sayılı kararı: "Taraflar arasındaki husumet ve anlaşmazlığın boyutu itibariyle müşterek velayetin çocuğun yararına olmadığı anlaşılmakla, velayetin tek ebeveyne verilmesi isabetlidir."
Velayet Sahibi Olmayan Ebeveynin Hakları:
Velayet hakkı kendisine verilmeyen ebeveyn, TMK m. 182/son uyarınca kişisel ilişki kurma hakkına (ziyaret hakkı) sahiptir. Bu hak, çocuğun menfaatine aykırı olmadıkça kısıtlanamaz. Ayrıca, velayet sahibi olmayan ebeveyn de çocuğun önemli kararlarından haberdar edilme ve bilgi alma hakkına sahiptir.
Velayet Kararını Etkileyen Faktörler
Türk mahkemeleri velayet kararı verirken birçok faktörü dikkate alır. Bu faktörler, somut olayın özellikleri doğrultusunda değerlendirilir.

Çocuğun Üstün Yararı İlkesi
Velayet hukukunun temel taşı olan "çocuğun üstün yararı" ilkesi, TMK m. 346'da açıkça düzenlenmiştir. Bu ilke, 20 Kasım 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde de yer almakta ve Türkiye'nin de taraf olduğu bu sözleşme uyarınca tüm velayet kararlarında öncelikli değerlendirme kriteri olmalıdır.
Çocuğun Üstün Yararının Değerlendirilmesi:
Mahkemeler şu hususları inceler:
Çocuğun fiziksel, duygusal ve psikolojik ihtiyaçları
Çocuğun mevcut yaşam koşullarındaki istikrar ve sürekliliği
Her iki ebeveynle kurulan duygusal bağın niteliği
Çocuğun yaşına ve olgunluk düzeyine göre ifade ettiği tercihler
Kardeşlerin bir arada kalmasının önemi
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2017/8543 E., 2018/1276 K. sayılı kararında: "Velayet konusunda karar verilirken çocuğun yüksek yararı gözetilmeli, tarafların mali durumu, sosyal çevresi, çocukla ilgilenme imkanları, çocuğun yaşı, cinsiyeti gibi tüm somut olgular birlikte değerlendirilmelidir."
Ebeveynlerin Yetenekleri ve Durumları
Ekonomik Durum: Mali durum tek başına belirleyici değildir, ancak çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayabilme kapasitesi değerlendirilir. Yargıtay, istikrarlı gelire sahip olmanın önemli bir faktör olduğunu ancak zengin ebeveynin otomatik olarak velayet hakkı kazanmadığını vurgular.
İkamet ve Yaşam Koşulları: Çocuğun kalacağı evin uygunluğu, okula yakınlığı, güvenli bir mahallede olması, çocuğun ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi gibi faktörler dikkate alınır.
Çalışma Düzeni: Ebeveynin mesleği ve çalışma saatleri, çocukla ne kadar zaman geçirebileceği konusunda değerlendirilir. Tam zamanlı çalışan bir ebeveyn, çocuğa yeterli zaman ayırabilecek destek sistemine (aile, bakıcı) sahip olmalıdır.
Fiziksel ve Ruhsal Sağlık: Ebeveynin fiziksel ve ruhsal sağlığı, çocuğun bakım ihtiyaçlarını karşılayabilme kapasitesini etkiler. Kronik hastalıklar, psikiyatrik sorunlar veya bağımlılık durumları mahkeme tarafından dikkatle incelenir.
Eğitim Seviyesi ve Ebeveynlik Becerileri: Ebeveynin eğitim seviyesi, çocuğun eğitimine verdiği önem, disiplin anlayışı ve duygusal olgunluğu değerlendirilir.
Çocukla İlgilenme Geçmişi: Evlilik süresince çocukla daha fazla ilgilenen, bakım sorumluluklarını üstlenen ebeveynin velayeti alma ihtimali daha yüksektir. "Birincil bakım veren" (primary caretaker) prensibi, özellikle küçük yaştaki çocuklar için önem taşır.
Çocuğun Tercihi ve Yaş Faktörü
Yaş ve Tercih Hakkı: TMK m. 346/III'e göre, mahkeme çocuğun yaşı ve ayırt etme gücü elveriyorsa, çocuğun velayete ilişkin görüşünü almalıdır. Türk mahkemelerinin uygulamasında genellikle 12 yaşın üzerindeki çocukların tercihleri daha fazla dikkate alınır, ancak bu mutlak bir kural değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2016/14203 E., 2017/2654 K. sayılı kararı: "12 yaşını doldurmuş ve ayırt etme gücüne sahip çocuğun kendi velayeti hakkındaki tercihi dikkate alınmalı, ancak bu tercih tek başına belirleyici olmamalı, diğer objektif kriterlerle birlikte değerlendirilmelidir."
Çocuğun Beyanının Alınma Şekli: Çocuğun ifadesi, genellikle kapalı oturumda, ebeveynlerin olmadığı bir ortamda alınır. Bu, çocuğun baskı hissetmeden gerçek duygularını ifade etmesini sağlar. Bazı hallerde sosyal çalışmacı veya pedagog aracılığıyla da çocuğun görüşleri tespit edilebilir.
Küçük Yaştaki Çocuklarda Anne Lehine Eğilim: Türk yargı uygulamasında, özellikle 2-6 yaş arasındaki çocukların velayetinin anneye verilmesi yönünde bir eğilim bulunmaktadır. Ancak bu bir kural değil, çocuğun üstün yararı gözetilerek değişebilen bir uygulamadır. Son yıllarda bu eğilim azalmakta ve daha objektif kriterler ön plana çıkmaktadır.
Kardeşlerin Ayrılmaması Prensibi: Mümkün olduğunca kardeşlerin bir arada kalması, çocuğun duygusal gelişimi açısından önemlidir. Yargıtay kararlarında, kardeşlerin farklı ebeveynlere verilmesinin "istisnai durumlar" için düşünülmesi gerektiği vurgulanır.
Velayet Sürecinde Uzman Görüşü: Pedagoglar ve Sosyal Çalışmacılar
Modern velayet hukukunda, pedagog, psikolog ve sosyal çalışmacı gibi uzmanların görüşleri karar sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.

Uzman Raporlarının Hukuki Dayanağı
TMK m. 346'da hakime, velayet konusunda "gerekli araştırmaları yapma" ve "uzman görüşü alma" yetkisi verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 266 vd. hükümlerine göre, mahkeme ihtisas gerektiren hallerde bilirkişi incelemesi yaptırabilir.
Sosyal İnceleme Raporu
Sosyal inceleme, aile mahkemelerinde görevli veya mahkeme tarafından atanan sosyal çalışmacılar tarafından hazırlanır. Bu raporda:
Her iki ebeveynin yaşadığı ev ziyaret edilir ve fiziksel koşullar incelenir
Ebeveynlerin ekonomik durumu, çalışma koşulları araştırılır
Çocuğun her iki ebeveynle olan ilişkisi gözlemlenir
Çocuğun yaşadığı çevrenin güvenliği, okula yakınlığı değerlendirilir
Ebeveynlerin sosyal destek ağı (akraba, arkadaş çevresi) incelenir
Varsa çocuğa yönelik ihmal veya istismar bulguları tespit edilir
Pedagojik Rapor ve Psikolojik Değerlendirme
Pedagog veya klinik psikologlar tarafından hazırlanan raporlarda:
Çocuğun psikolojik durumu, duygusal ihtiyaçları değerlendirilir
Her iki ebeveynle olan bağlanma ilişkisi incelenir
Çocuğun velayetle ilgili tercihi (varsa ve yaşı uygunsa) saptanır
Ebeveynlerin ebeveynlik kapasitesi, çocukla iletişim becerileri gözlemlenir
Varsa ebeveynlerde psikolojik rahatsızlık, kişilik bozukluğu gibi durumlar tespit edilir
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2019/5847 E., 2020/1923 K. sayılı kararı: "Velayet davalarında uzman kuruluşlardan alınacak sosyal inceleme raporu ve pedagog raporu, mahkemenin karar vermesinde önemli bir araç olup, bu raporlar dikkate alınmadan karar verilmesi isabetsizdir."
Uzman Raporlarının Bağlayıcılığı
Uzman raporları, mahkeme için "tavsiye niteliğinde" olmakla birlikte, uygulamada mahkeme kararlarını ciddi şekilde etkiler. Hakim, uzman raporuna aykırı karar verirse, bu kararını gerekçelendirmelidir. Yargıtay denetiminde, gerekçesiz olarak uzman raporuna aykırı kararlar bozulabilmektedir.
Raporlara İtiraz Hakkı
Taraflar, uzman raporlarına itiraz edebilir ve eksik veya hatalı bulduklarını belirtebilirler. Mahkeme, itirazları değerlendirerek ek inceleme yaptırabilir veya farklı bir uzmandan görüş alabilir.
Velayet Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Velayet sürecini en az zararla atlatmak için:
Çocuğun Çıkarlarını Ön Planda Tutun: Kişisel kırgınlıklar, velayet kararını etkilememelidir. Çocuğun ihtiyaçlarına odaklanın.
İletişim Kanallarını Açık Tutun: Müşterek velayet için işbirliği şarttır. Mümkün olduğunca eşinizle çocuk konusunda diyaloğu sürdürün.
Arabuluculuk Sürecini Değerlendirin: 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında, uzman bir arabulucu ile anlaşmaya varmak, hem süreci hızlandırır hem de taraflar için daha tatmin edici sonuçlar doğurabilir.
Profesyonel Destek Alın: Hem hukuki süreç için deneyimli bir avukattan hem de duygusal destek için psikolojik danışmanlık almaktan çekinmeyin.
Çocuğu Sürecin Dışında Tutun: Çocuğunuzu eşinize karşı kullanmayın, onun önünde olumsuz konuşmayın. Çocuğunuz sizin aranızdaki anlaşmazlığın tarafı değildir.
Belgelendirme Yapın: Çocuğunuzla geçirdiğiniz zamanı, yaptığınız aktiviteleri, okul toplantılarına katılımınızı belgeleyin. Bu belgeler mahkemede size yardımcı olabilir.
Sonuç
Çocuk velayeti, sadece hukuki değil aynı zamanda duygusal ve psikolojik boyutları olan karmaşık bir süreçtir. Türk hukuk sistemi, çocuğun üstün yararını merkeze alarak, her somut olayı kendi özellikleri içinde değerlendirir.
Müşterek velayet sistemi, son yıllarda daha fazla tercih edilse de, taraflar arasında işbirliği ve iletişim mümkün değilse, tek ebeveyne velayet hala geçerli bir çözümdür. Mahkemelerin pedagog, psikolog ve sosyal çalışmacı gibi uzmanların görüşlerine başvurması, velayet kararlarının daha sağlıklı ve çocuk merkezli olmasını sağlar.
Hem avukat hem de arabulucu olarak, ailelerin bu zorlu süreci en az hasarla atlatmaları için profesyonel destek almalarını, çocuklarını sürecin merkezine koyarak hareket etmelerini ve mümkünse anlaşma yoluyla çözüm bulmalarını öneririm. Unutmayın, velayet kararı sadece bugünü değil, çocuğunuzun geleceğini de etkileyen hayati bir karardır.
Not: Bu makale genel bilgilendirme amaçlıdır ve kişiye özel hukuki danışmanlık yerine geçmez. Özel durumunuz için mutlaka bir avukat veya arabulucu ile görüşmenizi öneririm.
Yorumlar